KABİR ALEMİ es-Suyuti |
KABRİN KORKUNÇLUĞU,
MÜMİN'E KOLAYLIĞI VE GENİŞLİĞİ
1- Hakim, ibn-i Mace,
Beyhaki, ve Hennad Zühd'de Hz. Osman, (r.a.)'ın kölesi Hani'den rivayet
ettiklerin göre şöyle demiştir: ''Hz.
Osman bir kabrin başında durup sakalları ıslanıncaya kadar ağladı.'' Ona:
''Cennet ve Cehennemden söz edildiği zaman ağlamıyorsun da, neden kabrin
yanında ağlıyorsun?'' denilince, o şöyle dedi: Resulullah (s.a.v.): ''Kabir,
ahiret menzillerinin ilkidir. Kişi ondan kurtulsa, arkası daha kolay olur.
Ondan kurtulamazsa, arkası daha zordur'' ve ''Kabirden daha korkunç hiç bir
manzara görmedim'' diye buyurdu...
2- İbn-i Mace, Berra'
(r.a.)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Bir cenaze ihtifalinde
Resulullah {s.a.v.) ile beraberdik. Bir kabrin kenarında durup ağladı, ağladı.
Öyle ki yer ıslandı. Sonra, ''Ey kardeşler, işte bunun için hazırlık yapınız''
diye buyurdu.
3- Ahmed, Nesai, ibn-i
Mace, İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: Medine'de
bir adam öldü. Resulullah {s.a.v.) namazını kıldı ve ''keşke doğduğu yerde
ölmeseydi'' buyurdu. Halk'tan birisi; ''Neden ya Resulullah?'' dedi. Resulullah
(s.a.v.) : ''Kişi doğduğu yerden başka bir yerde Öldüğü zaman, doğduğu ve
öldüğü yerler arası kadar Cennette ona yer verilir,'' diye buyurdu.
4- Ebu'l-Kasım bin
Mende, ibn-i Mesud (r.a.)'den rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: ''Gurbette Ölenin kabri, ailesinden uzak olduğu kadar geniştir.''
5- îbn-i Mende, Ebu
Said-i Hudri (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: ''Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem
çukurlarından bir çukurdur.''
6- Beyhaki ''Azabü'l-Kabir'' kitabında ve ibn-i Ebi
Dünya, ibn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre, Resulullah (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur''Kabir ya cehennem çukurlarından bir çukur, veya cennet
bahçelerinden bir bahçedir.''
7- îbn-i Ebi Şeybe
''Musannef''de, Sabuni ''el-Maideteyn''de ve îbn-İ Mende, Ali bin Ebi Talib
(r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir: ''Kabir cehennem
çukurlarından bir çukur veya cennet bahçelerinden bir bahçedir. Her gün üç
sefer çağırır: 'Ben kurtlar eviyim, karanlık eviyim, vahşet ve yalnızlık
eviyim. ''
8- İbn-i Mende, Ebu
Hureyre (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: ''Mümin kabrinde yeşil bir bahçe içindedir. Kabri ona yetmiş,
zira' genişlenir ve dolun ay gibi aydınlanır.''
9- Ali bin Muabbed,
Muaze (r.a.a)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Aişe (r.anha)'ya: ''Ya
Aişe bize hiç bildirmiyorsun, kabre koyduklarımız ne oluyor, başlarına ne
geliyor'' dedim. Aişe (r.anha): ''Eğer, mümin ise kabri kırk zira'
genişlenir.''
10- Kurtubi demiş ki, bu
genişlik, kabrin sıkışması ve suali bittikten sonradır. Kafir ise ona asla
genişlik olmaz.'' Resulullah (s.a.v.)'in ''Kabir ya bir çukurdur veya bir
bahçedir'' sözü bize göre hakikattir. Mecaz değil... Kabir hakiki olarak
yeşillikle dolar. îbn-i Ömer (r.a.) hadisinde bu yeşilliğin reyhan çiçeği
olduğunu belirtmiştir.
Bazı alimler ise bu
hadisin mecaz olduğuna kail olmuşlar ve kabrin . bahçe olmasından kasıt, kabir
sualinin kolaylığı, hafifliği, emniyeti ve güzel hayatı, rahatı ve gözün
görebileceği kadar genişliğidir. Nitekim, rahat yaşayan birisi için 'filan
cennettedir' veya azap içinde olana 'filan cehennemdedir' denilir.
Kurtubi demiş ki,
''birinci görüş daha üstündür''
11- imam Ahmed
''Zühd''de Ibn-i Ebi Dünya ''Kitabü'I Kubur''da,Vehb bin Münebbih'den rivayet
ettiklerine göre şöyle demiştir: îsa (Aleyhi's-selam) bir kabrin başında,
havarilerle beraber duruyordu. Kabrin vahşetinden, karanlığından, darlığından
söz ettiler. îsa (Aleyhi's-selam) dedi ki: ''Sizler, ana karnında kabirden daha
dar bir yerde idiniz. Allah genişletmek istediği zaman genişletir.''
12- İbn-i Ebi Dünya
''Sekerata girenler'' kitabında Ebu Ümame'nin arkadaşı Ebu Galip'den rivayet
ettiğine göre; ''Şam'da bir genç sekerata girdi. Amcasına ''bilirmisin, Allah
beni anama bıraksa idi, bana ne yapardı?'' dedi. Amcası: ''Anan seni cennete
kordu'' dedi. O: ''Allah anamdan daha şefkatlidir,'' dedi. Ve ruhunu teslim
etti. Ben amcası ile beraber, kabrine girdim, ''taş getirin'' dedik,
getirdiler. Kabrini yaptık. Bir taş düştü. Amcası eğildi, biraz bekledi. Ben ne
yapıyorsun, dedim. O: ''Kabri nurla doldu, göz alacak kadar genişlendi'' dedi.
13- Yine îbn-i Ebi
Dünya, Muhammed bin Ebban tarikiyle Hamidden rivayet ettiğine göre şöyle
demiştir: ''Bir kız kardeşimin oğlu vardı. ''Ey dayı! Allah beni anama
bıraksaydı bana ne yapardı'' dedi. Ben ''Cennete kordu'' dedim. O, ''Vallahi
Allah bana anamdan daha şefkatlidir'' dedi. Sonra, ruhunu teslim etti'' Onu
gömdük. Ben kabrine baktım göz görünceye kadar genişlemiş. Arkadaşıma
''gördüğümü görüyor musun?'' dedim. O; ''Evet, Allah mübarek etsin. Ben sanki,
''Allah, bana anamdan daha şefkatlidir'' diye söylediğini işitir gibiyim, dedi.
14- İbn-i Ebi Dünya,
ölüm konusunda Ebu Bekir b. Meryem'den O da bir üstadından rivayet ettiğine
göre şöyle demiştir: O: ''Basra'da Hadremi oğullarından bir üstad vardı. Salih bir
şahıs idi. Bir kardeşinin oğlu vardı. Cariyelere arkadaşlık ederdi. Genç olarak
öldü. Amcası onu kabre koyup, üstünü düzeltince onun bazı hallerinden
şüphelendi. Kabrinden bazı taşları aldı. Baktı ki kabri Basra çölünden daha
geniştir. Ve O, ortasında duruyor. Sonra taşları geri yerine koyduktan sonra
hanımından onun ne ameller işlediğini sordu. Hanımı dedi ki: Müezzin, kelime-i
şehadeti okurken, o, ''Ben de aynen şahitlik ediyor ve yüz çevirenlere tebliğ
ediyorum'' diyordu.
15- Ebü'l-Hasan bin
Berra, muttasıl bir senedle, Şerik bin Abdullah'dan rivayet ettiğine göre,
şöyle demiştir: ''Kufe'de bir ölünün namazını kıldım ve kabrine gittim. Ben
taşları düzeltirken, kabirden bir taş düştü. Kabri içinde Kabe ve tavaf bana
göründü.''
16- ''Dibac'' kitabında,
Ebu îshak İbrahim bin Ebu Süfyan el-Cebeli'nin, Abdullah bin Muhammed
el-Abesi'den işittiğine göre, Amr bin Müslim, bir kabir kazıcısından şöyle
dediğini rivayet etmiştir: ''İki kabri kazmıştım. Üçüncüsünde idim. Sıcaklık
başıma vurdu. Cübbemi, kazdığımın üzerine attım, gölgelendim. Ben o durumda
iken, Doru iki at üstünde iki adamın geldiğini gördüm. Birinci kabrin başında
durdular. Biri, diğer arkadaşına ''yaz* dedi. Öbürü ''ne yazayım?'' deyince:
''Fersah çarpı fersah yaz'' dedi. Sonra ikinci kabre gittiler. Yine ''yaz''
dedi. Arkadaşı ''ne yazayım'' deyince, ''göz görecek kadar, yaz'' dedi. Sonra
içinde bulunduğum kabre geldiler ''yaz'' dedi, ''ne yazayım'' sorusuna: ''Karış
çarpı karış yaz'' karşılığını verdi.
Ben oturup cenazeleri
bekliyordum. Bir adam cenazesi geldi, beraberinde az kişi vardı. Birinci kabrin
başında durdular. Ben, ''bu adam kimdir'' dedim. Onlar; ''Bu sucu bir adamdı,
çoluk çocuk sahibidir, hiç bir şeyi yoktu. Bu paraları ''ona biz topladık. Ben
''paraları ailesine bırakın'' dedim. Onlarla beraber o kazıdığım yerde onu
defnettim.
Sonra başka bir cenaze
geldi, yanında yalnız bir iki taşıyıcı vardı. Kabir sordular ve ikinci kabre
geldiler. Ben bu adam kimdir, dedim. Onlar; ''Garip bir insandı, çöplükte öldü,
beraberinde hiç bir şey yoktu'' dediler. Ben de hiç bir şey almadım, oturdum,
üçüncü kabri bekliyordum. Yatsı vaktine kadar bekledim. Bir komutanın hanımının
cenazesi getirildi. Ben ücret isteyince, ücreti başıma vurup, onu o üçüncü
kabirde defnettiler.
17- İbn-i Ebi Dünya,
Cafer bin Süleyman'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Bir adam, bir
ölünün kabrine bırakılırken şöyle dediğini işitmiş: 'Cenine ana karnında,
kolaylık sağlayan Allah, sana kolaylık sağlamaya kadirdir'''
18- İbn-i Ebi Dünya, Ebu
Gatafan. el-Meriden rivayet ettiğine göre; Hz. Ömer (r.a.): ''Ya Resulullah,
bazen bizi korkutsan, iyi olur. Acaba kabrin karanlığı ve darlığı nasıldır?''
deyince, Resulullah (s.a.v.): ''Kişi içinde bulunduğu hal üzere ölür'' buyurdu.
19- Acuri, ''Gureba'' kitabında, Saîd bin Hakim'den
rivayetine göre, Ebu Yezid'e Bahreynli bir adam şöyle nakletmiştir:
''Bahreyn'de bir adamı yıkadım, etinin üstünde ''Ne mutlu sana ya garip''
yazılıydı. Eğilip baktım? o yazı, derisi ile eti arasında yazılmıştır.
20- İbn-i Asakir
''Tarih'inde Abdurrahman bin Umare bin Ukbe bin Ebu Muayt'dan rivayet ettiğine
göre, şöyle demiştir: ''Ahnef bin Kays'ın cenazesinde bulundum. Onu kabrine
indirenlerden birisi idim. Kabrini düzelttiğim vakit, göz alacak kadar kabrinin
genişlediğini gördüm. Bunu arkadaşlarıma haber verdim. Benim gördüğümü
göremediler.
21- Ebu'l-Hasan bin
Sırri, -Keramatü'l-Evliya'' kitabında İbrahim el-Hanefi'den rivayet ettiğine
göre, şöyle demiştir: Haccac-i Zalim, Mahan el-Hanefi'yi kapısında astı. O kurraları, kapılarına asıyordu. Biz O'nun
asıldığı yerde geceleyin bir nur görüyorduk...
22- îbn-i Ebi Şeybe
''Musannef'de, Ebu Davud ''Sünen''inde Aişe (r.abha)'dan rivayet ettiklerine
göre, şöyle demiştir: ''Necaşî vefat ettiği zaman, ''devamlı olarak kabrinden
bir nur'un göründüğünü'' bize naklediyordular.
23- Ebu Nuaym'ın Muğire
bin Habib'den rivayetine göre; Abdullah bin Galib el-Mudani, bir çarpışmada,
şehid düştü. Defnedildiği zaman, kabrinden misk kokusu duyuldu. Kardeşlerinden
birisi onu rüyasında gördü, ona ne yaptın, dedi. O; ''îyiyim'' dedi. O;
''Nereye götürüldün'' deyince, ''Cennete'' dedi. Kardeşi; ''Ne ile?'' dedi. O;
''Güzel imanla, uzun teheccütle, haramlara karşı durmakla'' dedi. Kardeşi,
''kabrinde bulunan bu güzel koku nedir?'' dedi. O: ''Okumak ve orucun
kokusudur'' dedi.
24- Ahmeef ''Zühd''de,
Malik bin Dinar'dan, rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: ''Abdullah bin
Galib'in kabrine girdim. Toprağından aldım, baktım ki, misk kokuyor. Halk o
topraktan almaya kapıldı. Sonra adam gönderilip kabri kapatıldı.
BİR BAB - 1
Deylemi'nin ''Firdevs''
kitabında, Hz. Ali (r.a.)'dan rivayetine göre; ahirette, adaletin ilk tecelli
ettiği yer kabirlerdir. Onda, üstünler, aşağılardan ayırt edilmez, demiştir.
Fakat Deyleminin oğlu bu
hadisin senedini zikretmemi.
BİR BAB - 2
îbn-i Abbas'dan rivayet
edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: Allah'ın, kuluna en fazla rahmetli olduğu an, kabrine
konulup, halk ve akrabalarının ondan ayrıldığı zamandır.
Deylemd, Enes (r.a.)'dan
rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Allah'ın kuluna
en fazla rahmetli olduğu an, kabrine konulduğu zamandır.''
BİR BAB - 3
îbn-i Ebi Dünya, Ebu
Asim el-Hanbeli'den, o da merfuan ettiği rivayette, şöyle demiştir: Mümine
kabrinde ilk olarak verilen armağan: ''Saria müjde cenazene tabi olanların
tümü, mağfiret edildiler'' müjdesidir.
İbn-i Ebi Dünya, ölüm
konusunda, Ebu Bekir bin Meryem'den o da bir üstadtan rivayet ettiğine göre,
şöyle demiştir: Cabir bin Abdullah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre
Resulullah (s.a.v.)'dan şöyle buyurmuştur: ''Müminin ilk armağanı cenazesiyle
beraber gelenlerin mağfiret edilmesidir.''
BİR BAB - 4
Abd ve Bezzar,
''Müsned'' terinde, ibn-i Abbas (r.a.)'dan ettikleri rivayete göre, Resulullah
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Müminin ilk gördüğü karşılık, kendisini teşyi'
edenlerin mağfiret edilmesidir.
Bu konuda, Ebu Şeyh
''Sevab'' kitabında Selman-ı Farisi (r.a.)'dan, bir hadis nakletmiştir.
Ebu Hureyre (r.a.)'den
de, Hakim, Beyhaki, Hatip ve İbn-i Abdi'l-berr ve Deylemi hadis rivayet
etmişlerdir.
Aynı konuda, Enes
(r.a.)'dan da, Hakim-i Tirnıizi rivayet etmiştir.
BİR BAB - 5
Seleme (r.a.)'dan
rivayet ettiğine göre; Resulullah (s.a.v.): Ebu Seleme Öldüğü zaman, ''Ya Rabbi
kabrini genişlet ve nurlandır'' diye dua etti.
Müslim, Ebu Hureyre
(r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.): ''Bu kabirler, sahipleri
için karanlıklarla doludurlar. Allah, benim onlara yaptığım rahmet duasiyle
onları nurlandırır.''
Deylemi, Enes
(r.a.)'den, rivayetine göre; Resulullah (s.a.v.): ''Mescid de / Camide gülmek
kabrin karanlığıdır'' diye buyurdu.
İbn-i Ebi Dünya
''Teheccüd'' kitabında Sırri bin Muhalled'den rivayetine göre, Peygamber
(s.a.v.) Ebu Zer (r.a.) için şöyle demiştir: ''Bir sefere çıktığın zaman ona
bir hazırlık yaparsın. Kıyamet yolunun seferine artık ne kadar hazırlık
yapılacağını sen bilirsin. Sana yarayanı haber vereyim mi? Ya Eba Zer''
buyuranca, Eba Zer: ''Anam babam sana feda olsun, buyurun'' dedi. ''Öyle ise
haşir için, sıcak günde oruç tut. Ve kabrin vahşeti için, gece karanlığında iki
rekat namaz kıl.''
Deylemi, Hatip
Ru'yet'te Malik'den, Ebu Nuaym, Ibn-i
Abdilberr —''Temhid''de— Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre,
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kim her gün yüz sefer (La ilahe illalIah'ül-Malikü'l-Hakkü'l-Mübin)
dese, fakirlikten, kabrin vahşetinden kurtulur ve kendisine cennet kapıları
açılır.
Hatip bunu ibn-i Ömer'in
hadisinde de rivayet etmiştir
Deylemi, İbn-i Abbas
(r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Alim
öldüğü zaman, Allah onun ilmini tasvir eder, kıyamet gününe kadar kabrinde ona
unsiyet verir ve yerin hayvanlarına karşı onu korur.
îmam Ahmed ''Zühd''de,
îbn-i Abdilberr ''Kitabu'l-İlim''de, senediyle Ka'b'den rivayet ettiklerine
göre şöyle demiştir: Allah (Azze ve Celle) Musa (Aleyhi's-salatü ve's-selam)'a
şöyle vahyetti: Hayır ve iyiliği öğren ve insanlara öğret, çünkü ben ilmi
öğrenen ile öğretenin kabirlerini aydınlatacağım ki, yerlerinden sıkılmasınlar.
Lalkai ''Sünnet''de,
İbrahim bin Edhem'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ''Bir cenaze
taşıyordum. Allah bana ölümü mübarek kılsın, dedim. Tabuttan bir ses: ''Allah
sana ölümden sonrasını da mübarek kılsın'' dedi. O ses'ten içime bir korku
sindi. Cenaze defnedildikten sonra, kabrin yanında oturup düşünürken güzel
gözlü, hoş kokulu, temiz elbiseli bir şahıs kabirden çıktı. ''Ya İbrahim, dedi.
Ben buyurun! Allah seni bağışlasın, kimsin sen? dedim. O, ben tabuttan sana
seslenenim, dedi. Ben, ''sen kimsin?'' dedim. O ''ben sünnetim, beni ihya edeni
dünyada korurum, kabirde ona arkadaş ve nur olurum. Kıyamette, cennete doğru
onunla beraber olurum'' dedi.
Muhammed bin Lal ve Ebu
Şeyh ''Serap'' kitabında, ibn-i Ebi Dünya Cafer bin Muhammed'den o da
babasından oda dedesinden rivayet ettiklerine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle
demiştir: Kişi, müminin kalbine sevinç bıraktığı zaman Allah o sevinçten bir
melek yaratır. O melek Allah'a ibadet ve onun birliğini ilan eder. Kul kabre
girdiği zaman, o melek gelip ona beni tanır mısın? der. O, sen kimsin? deyince,
melek ''ben o sevincim ki beni filanın kalbine koymuştun. Bugün ben senin
vahşetini unsiyete çevireceğim. Sana sorgu meleğine karşı delilini telkin
edeceğim ve seni kelime-i şahadetle koruyacağım. Kıyamet manzaralarını sana
göstereceğim. Sana şefaat edip senin Cennetteki yerini sana göstereceğim.
İbn-i Mende, Ebu Kahil
(r.a.)'den rivayet ettiğine göre, Resulullah
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bil
ey Eba Kahil! Kim insanlardan bir eziyeti giderirse, Allah da ondan kabir eziyetini
giderir.
Ebu'l Fadl et-Tusi,
''Uyun'ul-Ahbar''da senediyle Hz. Ömer (r.a.)'dan merfuan rivayet ettiğine
göre; ''Kim Allah'ın mescidlerini aydınlatırsa, Allah da onun kabrini
nurlandırır. Kim mescidlerde, güzel bir koku yayarsa, Allah da kabrine cennet
kokusundan yayar.''
Deylemi, Ebu Bekr
es-Sıddık (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle
buyurmuştur: Musa (Aleyhi's-salatü ve's-selam) Ya Rabbi bir hastayı ziyaret
edenin sevabı nedir,'' diye sormuş. Allah ona ''iki melek müekkel kılarım
dirileceği güne kadar kabrinde onu ziyaret ederler,'' diye ona vahyetmiş.
BİR BAB - 6
Hakim-i Tirmizi,
Huzeyfe'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: ''Kabirde de hesap var.
ahirette de hesap var. Kim kabirde hesaba çekilse, kurtulur. Kıyamette hesaba
çekilse azap görür.
Hakim-i Tirmizi demiştir
ki Mü'min kabirde hesaba çekilir ki mahşerdeki hesap ona kolay olsun. Berzah'da
sıkıştırılır ki, cezası bitmiş olarak kabirden çıksın.
BİR BAB - 7
İmam Ahmed, Aişe
(r.anha)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
''Kıyamet gününde hesaba çekilip de mağfiret edilen hiç kimse yoktur. Müslüman
ise amelinin cezasını kabrinde görür.
BİR BAB - 8
îbn-i As ''Tarihinde
Huzeyfe'den rivayet ettiğine göre: şöyle demiştii ''Nefsim elinde olan Allah'a
yemin ederim ki, kalbinde Osmanın öldürülmesine zerre miktar razı olan öldüğü
gün mutlaka Deccala uyar, eğer Deccal'ı görse... Şayet ona yetişmezse, kabrinde
ona iman eder.''
BİR SONRAKİ KONU İLE
DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA